Kanserli tümörler, her doku tipinde gelişebildiği için çeşitli lokasyonlarda birçok tümör tipi vardır. Tümör tipleri ve davranışları hakkında bilgi sahibi olmak, kedinize en iyi yaşam kalitesini ve doğru tedaviyi zamanında sunabilmenizi sağlar.
Kedi kanserlerinde tedavi
Kedinizde yeni bir kitle veya şişkinlik fark ederseniz hemen veteriner hekiminizi ziyaret etmelisiniz. Hekiminiz klinikte tedavi sağlayabilir ya da sizi kanser tedavisinde uzmanlaşmış bir hayvan onkoloğuna veya kliniğe yönlendirebilir.
Kedilerin kanser tedavisinde kullanılan 3 temel yol vardır. Cerrahi, kemoterapi, radyasyon terapisi veya bu tedavilerin bir kombinasyonu önerilebilir. Farklı tümörler, her tedavi türüne farklı tepki gösterdiğinden, hekiminiz tarafından doğru bir tanı ve tedavi sürecinin yürütülmesi çok önemlidir.
Genelde tümörden örnek alınarak numune laboratuvarda analiz edilir. Hekiminiz, tümörün iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğu konusunda sizi bilgilendirerek tedavi konusunda rehberlik edecektir. Bazı tümörler sadece cerrahiyle tedavi edilebilir. Bazılarıysa enjeksiyonla ve oral yoldan verilen ilaçlara ya da kemoterapiye cevap verir.
Radyasyon terapisi
Radyasyon terapisi, bu tip tedaviye duyarlı tümör hücrelerini tedavi etmenin üçüncü yoludur. Radyasyon genellikle cerrahi gibi diğer tedavilerle birleştirilir. Kemoterapi ilaçları, normal hücreleri korurken, hızla bölünen kanser hücrelerine zarar vererek çalışır. Bağırsakta, kemik iliğinde, deride bulunan ve hızla bölünmekte olan normal dokular, kemoterapiden geçici olarak olumsuz etkilenebilir.
Çoğu kedi sahibi, kanser hastası insanlarda şahit olduğu yan etkileri görüp, kedilerinde kemoterapiyi sürdürmekte tereddüt eder. Kedilere uygulanan kemoterapi protokolleri, insanlarınkinden farklıdır. Hekimin hedefi, kediye iyi bir yaşam kalitesini minimum yan etkilerle sağlamaktır. Kedilere uygulanan kemoterapi dozları, insanlara uygulanandan daha düşüktür ve yan etkiler çok daha az görülür. Eğer yan etkiler oluşursa, tedaviye doz düşürülerek devam edilir.
Kedilerde yaygın olarak görülen kanserlerin klinik belirtileri, tümör davranışları, tanı ve tedavi süreçleriyle ilgili bu bilgiler işinize yarayabilir:
Kedilerde lenfoma
Kedi lenfoması veya lenfosarkom, kedilerde en yaygın görülen tümörlerden biridir. Kedi lösemi virüsü (FeLV) ile enfekte olmuş bir kedi ile lenfomanın gelişimi arasında güçlü bir ilişki vardır. Kedide lenfoma geliştiğinde, bağışıklık sisteminin bir hücresi olan lenfosit, kanserli hale gelir ve bu vücudun birçok bölgesini etkileyebilir. Yaygın enfeksiyon potansiyelinden dolayı, kedi lenfoması birkaç formda sınıflandırılmıştır.
Bunlar:
Multisentrik (birçok farklı organı kapsar)
Gastrointestinal (sindirim sistemi)
Mediastinal (göğüsteki lenf nodülleri)
Renal (böbrek)
Spinal (beyin veya omurilik)
Nazal (burun)
Bu lenfoma formları ortalama tanı yaşı, kedinin gösterebileceği klinik bulgular, önerilen tedavi ve FeLV ile ilişkilendirilme açısından birbirlerinden farklıdır.
Multisentrik, gastrointestinal ve nazal formları daha çok orta yaşlı kedileri etkiler ve genellikle kedi lösemi virüsü ile ilişkili değildir. Mediastinal ve spinal formlar ise genellikle 2-3 yaşlarındaki küçük kedileri etkiler ve kedi lösemi virüsü (FeLV) bulaşmıştır. Hastalığın böbrek formuna sahip kedilerde FeLV olabilir ve genellikle tanı konduğunda kedi, orta yaş sayılan 8 yaş civarında olur.
Kedinize lenfoma teşhisi konulursa, veteriner hekim röntgen, idrar tahlili, tam kan sayımı ve ultrason gibi işlemler önerebilir. Bu işlemler sayesinde hastalığın derecesi, görünümü ve seyri hakkında tespitlerde bulunur. Kedi lenfoması, birkaç ilaç ve kemoterapi kombinasyonunun belli bir programda kullanılmasıyla tedavi edilir. İlaçların bir kısmı klinik ortamda enjeksiyonla, bir kısmı ise evde, ağızdan verilir.
Nazal lenfoma, kemoterapiye ek olarak radyasyon tedavisinin de önerilebildiği bir istisnadır.
Kedilerde skuamöz hücreli karsinom
Skuamöz hücreli karsinom, kedilerde pigmentli olmayan veya hafif pigmentli alanlarda gelişen bir kanserdir. Çok açık tenli insanlarda cilt tümörlerinin gelişimine benzer. Kedide bu bölgeler genelde kulak, burun ve göz kapaklarıdır.
Skuamöz hücreli karsinom, kedilerde görülen tüm cilt tümörlerinin %15’ini temsil eder. Fazla güneş ışığına maruz kalan kediler önce hafif pigmentli bölgelerde güneş dermatiti (aktinik dermatit) adı verilen bir durum geliştirir. Kedinize bu teşhis konursa, hekiminiz yüksek ihtimalle güneş kısıtlaması ve etkilenen bölgeye günde iki kez su bazlı güneş kremi uygulaması önerecektir.
Durum kötüleşirse, cilt karnabahar tipi bir tümör geliştirebilir ve kanamaya neden olabilecek yaralar oluşabilir. Bu aşamada, hekiminiz skuamöz hücreli karsinomun gelişip gelişmediğini belirlemek için biyopsi önerebilir.
Kedilerde skuamöz hücreli karsinomun ciddiyeti tedavinin ne kadar hızlı uygulandığına bağlıdır. Bu nedenle belirtiler ortaya çıkar çıkmaz doğruca veterinere gidilmelidir. Tümörler lokal olarak yayılarak komşu dokuları etkileyebilir. Tedavi edilmezse, uzun vadede lenf bezleri veya akciğer dokusu gibi uzak bölgelere yayılabilir.
Kedilerde skuamöz hücreli karsinomun tedavisi, tümörün bulunduğu alana bağlıdır ve genellikle tümörün cerrahi olarak çıkarılması ile başlar. Bu işlem, kulak gibi bölgelerde işe yarar ancak nazal bölgeler ve göz kapağı gibi yerlerde karmaşıktır. Veteriner hekiminiz, tüm tedavi seçenekleri için sizi bir onkoloğa ya da kliniğe yönlendirebilir. Bu seçenekler arasında radyasyon terapisi, kriyoterapi, lazer terapisi ve fotodinamik tedavi bulunur.
Kedilerde yumuşak doku sarkomları
Sarkomlar, tamamı yapısal ve bağ dokulardan kaynaklanan geniş bir tümör grubudur. Fibrosarkom ve aşı bağlantılı sarkom gibi farklı isimler kullanılsa da, davranışları ve tedavileri benzerdir. Sarkomlar yeni bir tümör türü olmamasına rağmen, bu alanda yapılan araştırmalar son dönemde artmıştır.
1991 yılında, veteriner hekimler aşılama bölgelerinde (arka bacaklarda ve omuz kemikleri arasında) yumuşak doku sarkomlarının görülme sıklığında büyük bir artış fark etti. Aşıları kediler için daha güvenli hale getirmek ve alternatif aşı yerleri bulmak için çalışan bir ekip oluşturuldu. Bugün, arka bacak bölgesinde aşı uygulaması daha düşüktür ve uygulandığında kedi sahiplerine, herhangi bir tümör büyümesini erken teşhis edebilmek için bölgeyi takip etmeleri söylenir.
Sarkomlar, derinin altındaki parmak gibi çıkıntılar yoluyla bitişik dokuları istila ederek yayılma eğilimindedir. Kedinizin cildinin üzerinde veya altında küçük, sert bir kitle fark edebilirsiniz. Bu tümör gördüğünüz ya da hissettiğinizden 3 santimetre daha geniş alana ulaşmış olabilir.
Sarkomlar erken teşhis edilirse genellikle uzak bölgelere yayılmaz ve %11-20 oranında bir metastatik hıza sahiptir. Yumuşak doku sarkomlarının tedavisi tümörün boyutuna ve konumuna bağlıdır. Kediniz için en iyi sonuç, tümörün erken teşhis edilmesi ve agresif cerrahi girişimle yakalanır.
Etkilenen bölge ve tümörün büyüklüğüne bağlı olarak, veteriner hekiminiz sizi bir cerrahi uzmana yönlendirebilir. Genelde tam tedavi için dokunun kapsamlı bir şekilde (kas ve kemik dahil) çıkarılması gerekir. Hastalığın yayıldığı alan genişse, nadiren ameliyattan önce veya sonra radyasyon tedavisi önerilebilir. Eğer tümör tamamen çıkarılmazsa, yeniden büyüme ihtimali yüksektir. Yapılan bir çalışmada ameliyattan 3 ay sonra büyümenin tekrar başladığı bildirilmiştir. Kemoterapi, sarkomlar için nadiren önerilmektedir.
Kedilerde meme bezi karsinomları
Meme tümörleri en sık 10-14 yaş arasındaki yaşlı kedilerde teşhis edilir. Diğer türlerin aksine, kedi meme tümörü çok agresiftir. Tümörlerin % 80-90’ı kötü huyludur. Bu nedenle, meme tümörü teşhis edilen kedilerde hastalığın seyri maalesef kötüdür.
Meme karsinomları lokal olarak istilacı olma eğilimindedir yani bitişik dokulara yayılırlar. Uzak bölgelere yayılma veya metastaz yapma potansiyeli vardır. Tedavisinde cerrahi ve kemoterapi kullanır.
Veteriner hekim, önce radikal mastektomi denen bir ameliyatla tümörün çıkarılmasını önerir. Ameliyat ve biyopsi sonuçlarına bağlı olarak, ameliyattan sonra kemoterapi uygulanabilir. Meme bezi karsinomlarında hastalığın seyri, biyopsi sonuçları, tümör derecesi ve tümörün boyutuna bağlıdır.
3 santimetreden daha büyük olan tümörler genellikle 6 aylık hayatta kalma süreleri ile ilişkilendirilirken, 2 santimetreden küçük olan tümörlerde kediler ameliyattan sonra ortalama 3 yıl daha hayatta kalma sürelerine sahiptir.
American College for Veterinary Surgeons’un yayınladığı bir makaleye göre:
6 aylık olmadan kısırlaştırılan kediler, 7 kat daha az meme kanseri gelişme riskine sahip ve herhangi bir yaşta kısırlaştırma da, kedilerde meme tümörleri riskini %40 ila %60 oranında azaltıyor.
Yorum yap